Barindra’nın Hikayesi

BUDAmıPEŞTE
28 Ağustos 2015
Bilgelik ve Ben
9 Ekim 2016

Gerçek Bir Geçmiş Yaşam Deneyimi

Kızılderili çadırının içi; postlardan yapılmış; huni şeklinde olanlardan.
Çadırın kapısında bir sağa bir sola yürüyen bir kadın.
Elinde tüyler, kemikler ve taşlar var.
Onları sallayarak şarkı benzeri bir şeyler söylüyor.
Yüzündeki kaygıları kovarcasına elindekileri sallıyor.
Çadırın içinde telaşlı hareket eden başkaları da var bilemediğim.
Ben çok mutluyum sadece bağırışlardan rahatsız oluyorum.
……..

 

Büyük bir vadinin tepe düzlüğüne kurulmuş çadırın dışarısında OKYANUS gibi masmavi bir gökyüzü, havada yaz günü güneşi, sabah aydınlığı ve serinliği var.
Etrafta dolaşan atları hissedebiliyorum. İçerideki gibi dışarıdaki kaygı dolu, telaşı da...
……...
Dışarıdan gelen davul ritimleri kalp atışlarıma karışıyor.
Birlikte atmaya başlıyoruz.
Nefesim dışarıdaki şarkıya eşlik ediyor.
Birlikte vokal yapıyoruz.
Ben dışarı çağırılıyorum ama çıkmak istemiyorum.
Bu çok güzel ve huzurlu ortamı terk edemiyorum.
Vadinin başında yere çömelmiş oturan bir adam var.
DERIN-DERIN düşünüyor,
Yüzü merak, kaygı, acı ve sevgi duyguları ile karmakarışık.
Beklemekten yorulmuş.
Elleriyle kulaklarını kapamış.
Çadırdan gelen bağırışları duymamak için ezercesine bastırıyor.
Kulaklarını kafasının içine sokmak istiyor.
Ben dışarı geliyorum.
Herkes çok mutlu, ben de mutluyum.
Kucaklara alınıp seviliyorum.
Sonra birden bağırışlar kesiliyor.
Telaş ve kaygı daha da artıyor.
Beni bir kenara koyuyorlar ve unutuyorlar.
Sonra sessizlik oluyor ve arkasından daha yüksek ve acı dolu ağıtlar başlıyor.
Oturan adam anlıyor ve vadide yankılanan bir çığlık atıyor.
Kulaklarına vuruyor da vuruyor.
Ama ne yapsa yine de duyuyor.
Kalbi her şeyi anlıyor.
Sevdiği kadın kuşun kanadına binmiş göğe yükseliyor.
Kimse benimle ilgilenmiyor.
Bir kenara atılmış ağlıyorum.
Kimse beni duymuyor.
Yalnızım, üşüyorum, korkuyorum.
Mutluluğum da uçup gidiyor.
Yerini DERIN bir suçluluk duygusu alıyor.
Taşıyamadığım bu duygudan kurtulmak ve geri dönmek istiyorum.
Elinde tüyler, kemikler ve taşlar olan kadın beni tutuyor, kucağına alıp öpüyor, gitmekten vazgeçiriyor.
Beni O büyütüyor...
O bütün kabilenin OMA sı.
Ama en çok da benim OMA’m oluyor.
Benim adım BARİNDRA....
Peki ne işim var benim şimdi bu havuzda !!!!!????
Ertuğrul YILMAZ
01.11.2010 ANTALYA